20 Mart 2016 Pazar

YILDIZ KAYMIŞ

Bir yıldız daha kaydı gökyüzünde.Biraz serbest biraz sıskaydı sanki.Şarkı mı söylüyordu yoksa şiir mi? Bilemedim tek bildiğim yalnız öldü. Yıldızlar ölürken ses çıkarmaz ki!Çıkarırlar da duymaz mıyız yoksa! Acı bir çığlıktır belki kim bilir. Evet evet belki de onların çığlıkları bizim icin dayanılmaz olacağından ses uzayda yayılmıyordur belki de. Hayatta da yıldızlar kayıyor,bakmayın siz. Ohoo hem de ne yıldızlar. Keşfedilmemiş bir köşede sessizce beklemiş sonra da gitmiş yıldızlar. Küsmüşlerdir belki sessizce ağlayıp dönmemek üzere dünyayı terk etmişlerdir. Sigaraya alkole bile başvurmuş olabilirler. Dünyaya şöyle bir bakıp "Değmez buralara,insanlar kötü." deyip gittiler. Hırçın olabilirler miydi ki? Hırçınlıkla ne alakası var mı diyeceksiniz,kim bilir belki de vardır. Ben küçük bir çocuğu mutlu edince seviniyorum,yaşlı teyzeyi de karşıdan karşıya geçirince. Onlar icinde ben bir yıldız olmuş muyumdur? Bana küçük bir kız kraliçe gibisin dedi. Onun icin kraliçe kimdi?Nasıldı?Neye ,kime benziyordu ki? Ben bilmiyorum . Tek bir bildiğim var küçük bir kızın hayallerindeki kraliçenin kendisi olmuştum. Mutlu oldum buna , ben bir kraliceydim artık. Kücük çocuğun kraliçesi. Sonra, bir kız geldi,beni yanımdaki küçük öğrencilerle aynı yaşıt sandı;sizin öğretmeniniz daha gelmedi mi , diye sordu. O sırada ben 13 yaşında olmuştum. Üzülmeli miydim buna? 18 yaşındaydım ama 13 zannedildim. 5 yıl geriye gittim.Evet ben zaman atlamıştım ve bu güzel bir şeydi.Tekrardan çocuk oldum.O dakikaları 13 yaşındaki kız gibi yaşadım.Nasıl yaşanılır bilmezdim , zamanı geriye attım yaşadım ben de . Hiç düşünmedim ilerideki bana ne oldu diye . Gözlerimi kapadım ve on üc yaşımı bir daha bir daha yaşadım. Bazen yapıyorum öyle , zamanı atıyorum bir köşeye kim olmak ne zamanda olmak istiyorsam o zamana gidiyorum . Bir yıldız oluyorum ben de işte , zaman üstünde kayıp gidiyorum öylece. Bittiğimde bir şeyler olacakmış gibi sanki...

18 Mart 2016 Cuma

HAYAT BAZEN

Bazen sessizleşiyorum,öyle uzaklara dalmak benimkisi. Nedeni bilinmez.Belki de her şeydir nedeni. Çözüme ulaşamıyor hiçbirisi öyle sonsuza gidiyor işte. Bir hayal kuruyorum bazen,sonra bir yağmur damlası gibi çarpıyor bir yere yok oluyor öylece. Devamındakiler daha farklı oluyor kar kristalleri gibi. Çok üzüyorlarsa ses çıkarmaktan yoruluyorum dinliyorum sessizce . İçimdekileri dinliyorum. Bir şeyler anlatıyor.Herkesin bir iç sesi vardır ya yalnız kalmak istediğinde bile onu yalnız bırakmayan ha işte benimki de oturuyor benle dertleşiyoruz öylece. Ne o haklı ne ben konuşmak asıl maksat. Beni umuda bağlayan olaylar da oluyor. Hayata bağlayan bir ip gibi. Güçlendirdikçe insanlar daha derin nefes alıyorum,daha çok nefes çekiyorum. Öyle işte seviyorum yine de insanları. Bir tebessüme eriyorum işte. Kin tutamam ben,nefret de etmem. O zaman canım acır bilirim. Ne gerek var ki üzülmeye. Hayat şeker vermiş almamak olmaz şimdi.🍬😊

12 Mart 2016 Cumartesi

DEU FM

Bu akşam saat 10 'da DEU FM'deyim. İnternetten DEU FM yazıp dinleyebilirsiniz. Ya da uygulama indirebilirsiniz. Nostalji şarkıların çaldığı radyoda bana eşlik etmeyi unutmayın:)

11 Mart 2016 Cuma

BİRAZ DA SİZ

Düşünüyorsunuz... Yine bir şeyler düşünüyorsunuz. Ah şu beyne bir el atsak da biraz frene bassak. Sıkılsak da sıkılmasak da hep bir şeyler planlar ya geçmişi kurcalar ya da gelecekle ilgili fikirlerde bulunuruz. Gecen yine birden mutsuzluk bir hüzün çöktü üzerime, yemekhanede yemek yedikten sonra yurda gittim. Bizim yurdun önünde bir tek sandalye vardır. Nedendir bilinmez artık yalnız kalmak insanlar icin oraya konmuş herhalde . Bilmişler galiba , tek olamazdım zaten sıkılınca ya da hüzün çökünce çoğu insan yalnız kalmak ister. Neyse geçtim oturdum sandalyeye kulaklığı hiç takmadım.İçimdeki sese yön veriyordu bazı şarkılar. Onları susturup kendimi dinledim. Dinledim sadece yorum yapmadım bilmem belki yapmışımdır fark etmedim hiç onu. Dakikalarca oturup insanların yüzüne anlamsızca bakmıştım. En son samimi olup da sonradan konuşmadığım bir arkadaşımla da göz göze geldiğimizde aynı anlamsızlık ifadesi vardı. Sizde de olmuştur aklınıza getirin işte. O sandalyede o akşam yıldızların altında oturduğumda elime hiçbir şey geçmedi. Sadece biraz rahatladım ruhen. Bedenim hep yorgun zaten. Koşuşturmaca ,dersler,şehrin gürültüsü,dedikodular vs. hepsi bedenimi ve ruhumu yoruyor. Sizinde öyledir tahmin edebiliyorum. Yalnız değilim yine bu konuda da. Ah biz insanlar hiç yalnız olmadık ki. Yalnız olmayı cok istedik buna bir şey demiyorum ama olamadık. Olsak da en fazla birkaç saat dayanabiliyoruz. Şahsen ben denedim. Ben bir gün boyunca yalnız kaldım. Ve akşam 9'a doğru sıkıntıdan patlıyordum az daha yurt odasında. Birkaç saatlik küçük yalnızlıklar yeter bize fazlası zarar. Oturuyorum okulun kafesine bazen cay,simit ve telefonumla zaman geçirmeye çalışıyorum. Sonra bakıyorum ki etrafta herkes gülüp eğleniyor arkadaşlarıyla. Başlıyorum o zaman bir tanıdık gelsin de yanımda otursun diye dua etmeye. Konuşmak birileriyle zamanınızı paylaşmak o kadar güzel ki. Her şeye rağmen hem de. O yüzden gün içinde kendinize ufak kaçamaklar yapıp zaman tanıyın kendinize. Dinleyin ,kulak verin içinizdeki sese. Ama belli bir süre. Sonrası üzüyor sizi hayatı kurgulamaya kadar götürüyor. Düşünün ve yalnız kalın ;ama belli bir süre...

10 Mart 2016 Perşembe

AH BU EGO

Anlamıyorum işte insanları. Onlar çözülemeyen bir bulmaca gibi ya da eksik parcası olan bir puzzle gibi. Hep çıkarları icin bir şeyler yapıyorlar , kimseyi dinlemiyorlar.Üç maymun gibi;görmedim.duymadım,bilmiyorum oynuyorlar. Neden peki? Buna ne ihtiyacı var ki diye düşünüyordum ki aklıma ego geldi. Doğru ya insanların doyurmaları gereken birer egoları vardır.Bir tane midir peki insanın egosu yoksa daha fazla mı? Hadi bir tane olsa yine kontrol edilebilir günümüzde bunca sorun oluşmuşken sanmıyorum tek olduğunu. Birçok ,birçok ego. Bir de bunları birleştirip robot yapıyorlar sonra da fark etmeden o robotun himayesine giriyorlar. Ah şu insanlar! Gel konuşalım diyorum,anlaşabiliriz diyorum. Ya da alttan alalım diyorum. Ama hayır çevremde o kadar insan egosunun kölesi olmuş ki yapamıyorlar yapacakları varsa bile bu sefer gururu alet ediyorlar. Ne alakaysa artık. Ama insanoğlu işte bir şeyden caymak bir olayı saptırmak isterse elindeki tüm kozları ortaya döker. Canı istemiştir yapmıştır ,pardon egosu istemiştir yapmıştır. Peki neden bu ego bu kadar çok fazla ortaya cıktı ve insanları ele geçirmeye başladı? Onu ben de anlamış değilim bilirseniz içinizde tutmayın söyleyin , söyleyin...

BU GECE DOLUNAY

Dolunay var bu gece . Ne güzel ne saftır o . Çocukluğumdan beri hayallerimi süsler hep dolunay. Bazı geceler kurarım sandalyeyi balkona çekip uzun uzun dolunayı seyrederim. Onunla dertleşirim , tüm düşüncelerimi ona söylerim O da beni sessizce dinler. Ve belki de bazen kendisi de bana anlatıyordu gördüklerini,duyduklarını .Ben duymasam da ruhumun derinliklerine işliyordu kendi anlatacaklarını. Kim bilir ? O dolunay , sadece güneşten aldığı ışıkla aydınlatmıyordu kendini , bazıları buna inanabilir. Ama bence dolunayın ışığı insanların hayallerinden, düşlerinden besleniyordu. Tek ben değilimdir ona içini açan,isteklerini arzularını sunup onu dost bilen.İlk insandan beri o insanların hayallerinden besleniyor ve buna da devam edecek. Zarifliğin ve ihtişamın simgesi olan çocukların dedesi benim hayal arkadaşım.Bazen yalnız kalmak isterim ,kendimle baş başa kalıp dinlemeyi. İçimdeki sesin bana dediklerini ve doğanın bana diyeceklerini dinlemek isterim. Doğa öyle bir şey ki anlayamadığım cokca şeyi ona sorduğumda kulak verip onu dinlediğimde cevapları bulabilirim. Benimde doğada dinleyip cevap bulduğum çocukların dedesi hayallerimin dostu olan dolunay işte . :)